JANE EYRE
ÖZET
Jane Eyre'nin anne ve babası ölünce onun bakımını dayısı üstlenir. Ancak yenge ve kuzenler elbette ki bu durumdan memnun değildirler. Bir süre sonra dayı da ölünce yenge, Jane'i bir yatılı okula gönderir. Aslında Jane de aile de bu durumdan fazlasıyla memnundur. Çünkü yenge ve kuzenler ondan kurtuldukları için sevinirlerken Jane de artık sevgisiz, arkadaşsız ve her türlü kötülüğü gördüğü bu ortamdan kurtulduğu için kendisini fazlasıyla mutludur.
Henüz 10 yaşında olan Jane için yatılı okula alışmak da ilk başta çok kolay olmayacaktır. Yatılı okulun bir hayli katı kuralları vardır ve esnetilmesi de mümkün değildir. Okuldaki öğrenciler zaman zaman aç kalırlarken zaman zaman da üşümektedirler. Ancak çocukların yapabileceği bir şey yoktur. Bu durumla mücadele etmek zorundadırlar.
Ama tüm bu yaşananlara rağmen yatılı okul Jane için yepyeni bir ortamdır. Bu ortama kısa sürede alışır. Hep yalnız olan Jane yatılı okuldaki kızlarla güzel bir arkadaşlık bağı kurar. Daha önce arkadaşı olmayan ve kendi halinde, kendi sessiz dünyasında yaşayan biri için bu ortam çok daha huzurlu ve mutlu bir yaşamın başlamasına olanak sağlar. Elbette yıllar çok çabuk geçer.
Jane bu okulda kalmaya başladığından beri tam sekiz yıl geçmiş ve o artık bir genç kız olmuştur. Geçen yıllar içerisinde Jane bu okulda hem öğrenci olmuş hem de öğretmenlik yapmıştır. Ama artık buradan ayrılma zamanının geldiğini düşünen Jane hayatını idame ettirebilmek için öğretmenlik yapmak için iş ilanları vermeye başlar. Verdiği ilana bir tane olumlu cevap gelir ve Jane yeni işine başlamak için verilen adrese gider. Burada sekiz yaşındaki küçük bir kıza öğretmenlik yapacaktır. Jane kızın babası seyahatte olduğu için onunla tanışamamıştır. Bir gün tamamen tesadüf eseri seyahatten dönen Bay Rochester ile tanışır. Bu ikili çok iyi dost olurlar. Bir gün Bay Rochester'ın konağına yatılı misafirler gelir. Konakta iyi vakit geçirmek adına eğlenceler düzenleniyordur. Ancak evde garip şeyler de olmaktadır. Çatı katından gelen garip seslerin ne olduğu Jane için bir muammadır. Bu arada yatılı misafirlerden biri olan bir bayanla Bay Rochester'ın evleneceği dedikoduları çıkar. Jane bu duruma çok üzülür çünkü Bay Rochester'a karşı arkadaşlıktan öte duygular beslemeye başlamıştır. Böyle mutsuz olduğu bir dönemde ne yapacağına karar vermeye çalışırken yengesinin çok hasta olduğu ve kendisiyle görüşmek istediği haberi gelir.
Jane bir süreliğine yengesini ziyarete gider. Yengesi yaptığı tüm kötülükler için kendisinden özür diler ve kendisini affetmesini ister. Bir de bir amcası olduğunu ve mirasını ona bıraktığını ama Jane 'e kızgın olduğu için bunu da sakladığını itiraf eder. Sonra vefat eder. Jane konağa geri döner. Bay Rochester onun geri dönmesine çok sevinir. Onunla konuşarak kendisine aşık olduğunu ve evlenmek istediğini söyler. Ancak kısa bir süre sonra Bay Rochester'ın zaten evli olduğu ortaya çıkar. Bu durumu öğrenen Jane oradan ayrılır ve yolu hiç bilmediği bir kasabaya düşer. Hayatta kalabilmek için çalışmalıdır. İş arar ama bulamaz. Son kez şansını denemek için bir evin kapısını çalar ve orada bayılıp kalır. Evin sahipleri üç kardeştir. Onu içeri alır ve onunla ilgilenirler. Jane onlarla beraber yaşamaya başlar. İki kız kardeşler çok iyi geçinen Jane'e göre kızların erkek kardeşi olan John da çok iyi biridir. Bir gün tamamen tesadüf eseri akraba olduklarını öğrenirler. Bu duruma çok şaşırsalar da birbirlerini çok sevdikleri için bu duruma çok sevinirler. Kuzen olduklarını öğrendikten sonra Jane amcasından kalan mirasta kuzenlerinin de hakkı olduğunu düşündüğü için parayı dörde böler. Hindistan'a gitmek ve orada misyonerlik yapmak isteyen John ise aradığı eşin Jane olduğunu düşündüğü için ona evlilik teklif eder. Jane bu teklifi kabul etmez. Kendilerine yük olmak istemediğini ve bir iş bulmasını rica eder.
Kasabadaki çocuklara öğretmenlik yapmaya başlar ve onu küçük bir eve yerleştirirler. Jane buraya alışmış olsa da Bay Rochester'ı merak ediyordur. Dayanamaz ve konağa gider. Ancak yangın çıktığını yangında Bay Rochester'ın ağır yaralandığını ve karısının da öldüğünü öğrenir. Bay Rochester'ın yanına gider. Onun yangın esnasında gözlerinin kör olduğunu ve bir elini kaybettiğini öğrenir. Birbirlerine karşı hissettikleri duyguları hâlâ aynı olduğu için evlilik kararı alırlar ve kısa süre içerisinde sessiz sedasız evlenirler. Kocasının her şeyiyle yakından ilgilenip onun görmeyen gözleri ve olmayan eli olan Jane mutludur. Kocasının tedavisine devam ederler ve iki yıl sonra tam da ilk çocukları dünyaya gelirken Bay Rochester'ın gözleri görmeye başlar. Bu durum onlar için harika bir sürpriz olmuştur ve onlar birlikte oldukları için çok mutludurlar.
YORUM
Son derece samimi bir dille yazılmış, anlaşılır, akıcı ve okuması çok keyifli bir kitaptı. Sayfa sayısı çok olmasına rağmen kitabı elimden bırakmak istemediğim için olsa gerek çok kısa bir süre içerisinde okuyup bitirdim.
Yengesinin Jane'e yaptıklarına çok sinirlendim ve üzüldüm. Ama herkese ve her şeye rağmen kendi başına kararlar alabilmesi ve bu kararları cesaretle yerine getirebilmesi, yürekli, güçlü, kararlı, azimli, inançlı ve kendine her koşulda güvenen, aklı ve cesareti sayesinde hayatta sağlam adımlarla ilerlemeyi başaran genç bir kadına dönüşmesinin hikayesini okumak çok güzeldi.
Jane'nin çocukluğunu ve yetişkinliğini okumak çok büyük bir haz veriyor doğrusu...
Yorumlar
Yorum Gönder